Kategoriler
Biyocoğrafya

SARS-CoV-2’nin Biyocoğrafyası

SARS-CoV-2 ve neden olduğu COVID-19 bulaşıcı hastalığının biyocoğrafyası, Bilim ve Ütopya dergisinin Nisan 2020 sayısında yayınlandı. >>>

https://bit.ly/35h18qj

Yeni bulaşıcı hastalık ortaya çıkma riski.

Yazıdan alıntılanan bölümler ile küçük bir özet:

“Peki, yaban hayatı kaynaklı patojenlerin neden olduğu yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar, dünya üzerinde nerelerde (ve neden oralarda) ortaya çıkar? Bu soru, özellikle dünya üzerinde biyolojik çeşitliliğin ve doğal olarak yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklara neden olma potansiyeli yüksek patojenleri barındıran konak türlerin nasıl (ve neden o şekilde) dağıldığı vb. daha özel sorular ile ilişkilidir ve tam da biyocoğrafyanın cevap vermeye çalıştığı sorular arasındadır.”

“… yaban hayatı kaynaklı patojenlerin neden olduğu yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkma riski, dünya üzerinde nerelerde daha yüksektir? Neden? Bu risk, özellikle Güney ve Güneydoğu Asya, Batı ve Orta Afrika ve Latin Amerika’da yüksektir. … Toparlayacak olursak, yaban hayatı kaynaklı patojenlerin neden olduğu yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkma riski, büyük oranda dünyanın yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip bölgelerinde doğanın tahrip edilmesi sonucu yaban hayatı-insan etkileşiminin değişmesi/artması ile ilişkili gibi görünüyor …”

“Tekrar etmek gerekirse, COVID-19 bulaşıcı hastalığı, memeli ve yarasa tür zenginliğinin ve doğal olarak koronavirüs çeşitliliğinin yüksek olduğu bölgelerden birinde (Çin’de), küresel ve yerel ölçekte biyolojik çeşitliliği tehdit eden insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış gibi görünüyor. Aynı zamanda, ekonomik gelişmenin gizli maliyeti olarak da değerlendirilebilir. Dikkat buyuralım. Yaban hayvanlarının kendileri sorun değildir! Sorun, onlar ile etkileşim biçimimizdir! Yarasalar, böcekleri yiyerek ve bitkileri tozlaştırarak, ekosistemlerin sağlığının ve böylece biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesine yardım eder. Biyolojik çeşitliliği korumak, kendi sağlığımızı da korumak demektir!

Loading

Yazar Hakan GÜR

1993-2007 yılları arasında lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimini Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans ve doktora çalışmaları, sırasıyla Anadolu yer sincaplarının populasyon biyolojisi ve biyocoğrafyası ile ilgilidir. 2008 yılında Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü’ne atandı. 2009 yılında “Richardson yer sincaplarının yaşam öyküsü özellikleri ve fenolojisi üzerine iklimsel etkiler” başlıklı çalışması ile Lethbridge Üniversitesi (Alberta, Kanada), Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyolojik Bilimler Bölümü’nün ‘Karasal Ekoloji Doktora Sonrası Araştırma Bursu’nu kazandı. Son yıllarda, yer sincaplarının ekolojisi ve biyocoğrafyası üzerine yaptığı çalışmalarını, moleküler filocoğrafya ve ekolojik niş modellemesi yaklaşımlarını kullanarak, küresel iklim değişikliklerinin omurgalı türlerinin coğrafi dağılımı ve genetik yapısını nasıl etkilediği/etkileyeceği üzerine yoğunlaştırdı. Genel olarak, Anadolu Biyocoğrafyası Araştırma Grubu altında, Anadolu’nun coğrafi ve iklimsel çeşitliliğinin biyolojik yaşamını nasıl şekillendirdiğini anlamaya çalışıyor. 

Yorumlar kapatıldı.